İçeriğe geç

Eylül’ün Karanlığı

“Eylül aniden gelir.”
Gökhan Kırdar’ın “Eylül” şarkısında fısıldanan bu söz, hayatın beklenmedik değişimlerini hatırlatıyor bana. Hele ki şarkının yer aldığı dizi sıcacık mahalle ortamında güzel ilişki ve aşktan bahsederken o mutlu değilimler yüzümde tebessüm bırakıyor. Ama gerçek Eylüller çoğu zaman acımasızdır. Olumsuz, derinleşen, tekerrür eden bir karanlık hem dışarıda hem de içimizde büyüyen bir boşluk. Cinayetler, adaletsizlikler, ahlaksızlıklar…

Kötüye gidişe alışırız. İnsan olarak ilk darbede sarsılırız, ikinci darbede öfkeyle karşılarız, üçüncü darbede sessizce kabulleniriz. Alışmak, güven vermez; karanlığın normalleşmesini sağlar. Her negatif döngü, gözlerimizin önünde yoğunlaşır, dayanılmaz olur, boğar.

Kabulleniriz; zaman burada durur ve her tekrar biraz daha ağırlaşır. Kabullenmeler, aynı şeylerin tekrarını birer birer verir bize. Bir süre sonra algımız parçalanır. Değişim gelmez, geliyorsa bile hep daha kötüdür. Biz bir önceki kötüye sarılırız bir sonrakinden daha iyi diye.

Tekerrür eden krizler günleri birbirine karıştırır, saatleri ağırlaştırır, dakikaları uzatır. Her Eylül, nefes almayı bile zorlaştıran bir anlamsızlık yaratır; içsel boşluk ve toplumsal kaos, bilinçsiz toplum iç içe geçer.

Ve biz buna alışırız. Alışmak, hayatta kalmak gibi görünür, nefes almak gibi. Boğazımıza tıkılan ve ama aslında bizi içine çekilen bir girdapta, her seferinde biraz daha sessiz, biraz daha kör hâle getirir. Tekerrür eden karanlık, algımızı yavaş yavaş eritir ve zamanın geçtiğini hissetmek neredeyse imkânsızdır.

Eylül, sadece bir mevsim değildir; her seferinde biraz daha kararan, bizi dibe çeken kaçınılmaz bir döngüdür. Gürültüsüyle, kaosuyla, kalabalığıyla, işleriyle gelir, gelir ve bizi teslimiyete iter; her defasında biraz daha sıkışmış, biraz daha hissiz bırakarak.

Belki de Eylül, hiç gelmemesi gereken bir mevsimdir. Ama gelir, her defasında aniden, acımasızca ve sessizliğiyle bizi içine çeken bir girdap gibi… Ve biz, yine alışırız. Algımızı yitirmiş, zamanı unutmuş, nefes almayı unutmuş hâlde.


Resül Efe sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Siz ne düşünüyorsunuz?