Karanlıktan Sonra Havada süzülüyordu. Gözlerini kapatmış nefessiz kalmayı beklerken, göz kapaklarının ardından bir ışık sızdı. İstemsizce çektiği nefes su yerine hava doldurmuştu ciğerlerine. Yine de…
Yorum BırakEtiket: öykü
Karanlıkta Hala karanlıktaydılar. Ne kadar süredir burada olduklarını kestiremiyordu Doğan. Bir dakika mı, bir gün mü, bir ay mı? Sanki havada asılıydılar. Ayaklarının altında bir…
Yorum BırakDerin Boşluk Yağmur yeniden başlamış ve gün boyu durmamıştı. Gri, pis, zifiri bulutlar şehrin üzerine bir katman gibi çökmüştü. Kapalı hava, bitmek bilmeyen sıkıntıların devam…
Yorum BırakAy’ın Karanlık Yüzü Günün ağarmasıyla birlikte mesanesindeki baskıyla sandalyesinden kalktı. Kemiklerindeki ağrı onu kısa bir an duraklattı ama aldığı iki derin nefes onu kendine getirdi.…
Yorum BırakAY KÜTÜPHANESİ … çünkü onlar, Tanrı’nın yeryüzündeki yaratıklarına koyduğu sınırları çiğnemiş, insanlığın dışına taşmışlardı. Jules Verne Ay’a Yolculuk Ölüm Koğuşu Yağmur yeni dinmişi. Hızla hareket…
Yorum BırakPek akıllıca değildi ardımda bıraktığım izler. Belki de artık yakalanmak istiyordum. Soğuk hastanenin kapısından içeriye girdiğimde beyaza boyanmış duvarların üzerime doğru geldiğini hissettim. Birkaç kez…
Yorum Bırak
Son bir kez ceplerimi yokladım. Telefonum, cüzdanım, sigaram. Kapıyı çekmeden önce, elimde anahtarlarım. Her şey tamamdı. Hatta cebimde yerinde bir türlü durmayan bozukluklar fazlalıktı bile. Yine de bir şeyler eksikti. Ve bozukluklar bunun kanıtıydı. Bir yokluğun üzerini örtmek için vardılar onlar.
Son bir kez evi dolandım. Kapalı perdelerin dikişleri arasından sızan güneş ışığında. Artık her neyi unuttuysam yaklaştığımda bile sıcak sinyalini vermiyordu bana. Çıkmalıydım. Süslenmememe rağmen bir saattir evden çıkamamıştım.
Yorum Bırak
Kuraklık çökmüştü sanki şehre. Her adımı, suyun tadını unutmuş kaldırım üzerindeki toz parçacıklarını soluk borusuna kadar itiyordu. Burnunun direğini sızlatmaya başlayan bir koku toz birikintilerine karışarak usulca yayılıyordu etrafa. Ağzındaki mayhoş tadın sebebi bu olmalıydı. Uzaktan, derinlerden farklı bir koku daha geldi burnuna, kolayca tahmin edebileceği. Çiğ et kokusuydu bu. En son çocukluğunda almıştı bu kadar keskin, taze et kokusunu ve ardından bir daha et yiyememişti.
Burnunu kapattı, parmaklarının uçlarıyla. Vakit gece yarısını geçmiş, sokakta, lambaların çevresinde dolanan sinek seslerinden başka bir ses yoktu. Bir de az önce geçtiği yanıp sönen ve yanıp sönerken de küçük bir patlama sesi çıkaran flaman lambadan başka. Bilindik sessizliğin içinde yürümeye devam ederken birden bir çığlık duydu. Bebek çığlığıydı bu. Bu beklenmedik ses irkilmesine, duraksamasına sebep oldu. Hızlıca etrafını kolaçan etti. Gelebilecek tehlikelere hazır olmak istiyordu. Ürkütücü sessizlik karşısında, biraz daha gözlerine güvendi. Etrafta kimse yoktu.
Yorum Bırak“Kar yağıyor” diye bağırdı içi içine sığmayan bir hevesle. “İlk karda söylenen yalan kaile alınmazmış.” Kim söylemişti bunu? Hangi kültürde vardı. Bir yalan söylenecekse bu…
Yorum BırakYalnızlık sadece kurgusunda rol aldığın dünya da sana biçilen bir roldür. Ve o yalnızlığın içinde aslında kaybettiklerinle birliktesindir. Bazen hayaletlerle, bazen düşüncelerle. Bana şanslısın diyorlar…
Yorum Bırak